Etiketler

17 Ocak 2015 Cumartesi

Sevgi Soysal - Tante Rosa

Yazar: Sevgi Soysal
Kitap: Tante Rosa
Yayınevi: İletişim Yayınları
Basım Yılı: Nisan 2012
Sayfa Sayısı: 105
Puanım: ★★★★★★★★☆☆

14 öyküden oluşan fakat ana karakterlerin tümünün de Tante Rosa olduğu minicik bir kitap bu. Tante Rosa ismini ve kitabın hikayesini Sevgi Soysal, teyzesi Rosel'in kişiliğinden yola çıkarak yaratmış. Zamanında yerel olmamakla suçlanan, yabancı ve aykırı bulunan kitabın ilk basımı 1968 yılında yapılmış ve bu yıllarda böylesine marjinal bir kitabın çokça eleştiri almasını aslında normal karşılamak lazım, çünkü Sevgi Sosyal'ın anlatımı ve karakterleri tanıdık Türk yazarlarından çok farklı ve ilginç. Bu nedenle de sevdim bu kitabı.

Tante Rosa, 11 yaşında at cambazı olmayı kafasına koyan hayallerle dolu bir karakter olarak karşımıza çıkıyor ilkin,. At cambazı olamayacağını anladığında rahibe olmaya, rahibe okulundan atıldığında ise evlenmeye karar veriyor. Zorlama evlilik hayatından bunaldığında eşini ve çocuklarını arkasında bırakarak, başka bir kente gidiyor. Mezar düzenleyicisinden, pansiyonculuğa kadar bin bir türlü iş deniyor, kimisinde başarılı olurken, çoğunda çuvallıyor. Asla denemekten vazgeçmiyor, yılmıyor, sil baştan yeni hayatlara başlayabiliyor. Çok farklı, toplumun dışında bir karakteri anlatıyor Tante Rosa. Sanki bir Türkün değil de yabancı bir yazarın elinden çıkmışçasına özgün bir anlatımı ve konusu var kitabın. 

Biz okurlar, Tante Rosa'nın doğumundan ölümüne kadar geçen, çoğu zaman hüzünlü, yer yer komik ve alaycı bu farklı hikayesine eşlik ediyoruz yol boyunca. Tante Rosa özgürlüğüne sahip çıkan, yılmayan, farklı olabilen, cesaret dolu bir kadının öyküsü bir bakıma. Kitabın giriş kısmında hem Murat Belge'nin hem de Funda Soysal'ın yazmış olduğu yazılar Sevgi Sosyal'ı ve Tante Rosa'yı daha iyi anlamamızı sağlıyor. Tante Rosa ve Sevgi Soysal'ı okuduğum bu ilk kitapla sevdim. ben. Yazarın hiçbir kitabını okumadıysanız, kızının da dediği gibi Tante Rosa iyi bir başlangıç olacaktır. Tavsiye ediyorum.

Beğendiğim Alıntılar:

"Bir süre, insan onu tanımış olanların belleğinde yaşamaya devam eder, bütün 'görgü tanıkları' da bu dünyayı terk edene kadar.. Sonra, yazdıklarıyla ve hakkında yazılanlarla yaşar." (s. 9) Murat Belge'nin Önsözünden

"Sevgi Soysal'ın onu hiç tanımamış kızı olarak benim ekleyebileceğim tek şey, yokluğunun nasıl bir kayıp olduğunu ölmeden iki ay önce çekilen ve bu kitabın kapağından size bakan fotoğrafının bile anlatabileceği annemi, kitaplarıyla en çok da Tante Rosa ile tanıyıp sevmiş olduğumdur." (s. 14) Funda Sosyal'ın Yazısından

"Aynı suluboya kır çiçekleri nasıl tekrar tekrar yapılır?.. Nasıl yaşanır tekrar?" (s. 45)

"Bir insan erken gelen yaşlılıklarından sorumludur." (s. 46)

“Bir elmanın bir meyve olduğu, bir babanın baba, bir savaşın savaş olduğu, bir gerçeğin gerçek olduğu, bir yalanın yalan olduğu, bir aşkın aşk olduğu, bir bıkmanın bıkma olduğu, bir başkaldırmanın başkaldırma olduğu, bir sessizliğin bir sessizlik olduğu, bir haksızlığın bir haksızlık olduğu, bir düzenin bir düzen ve bir evliliğin bir evlilik olduğu, olacağı günler gelecekti, inanıyordu Tante Rosa.” (s. 47)

“Sarhoş olunur, ama sokakta sızılmaz, âşık olunur ama sokakta yatılmaz, doyulur ama sokakta sıçılmaz, sokak gelip geçmek içindir...” (s. 59)

"İnsanları sevmemeye başladı mı insan, insan gibi yaşamayı da sevmemeye başlıyor, insan gibi çalışmayı, kazanmayı, yemeyi, içmeyi, sevişmeyi, ölmeyi." (s. 60)

"Her yeni aşka yeni bir aptallıkla başlarsan sonunda orospudan beter olursun. O bile olamazsın; aşkı tadabilmek gibi satabilmek de beceri ister." (s. 65)

"Gülünç bir ihtilalim ben, kötü bir askeri cuntayım." (s. 66)

"Hayat bir denizdir, yüzme bilmeyen boğulur." (s. 66)

"Tek aptallıklardır akılda kalan. Her insanın kendi aptallıkları, durmadan gülebilmesi için yeterli bir kaynaktır." (s. 66)

"Şu ya da bu çemberin içine girmemiş, girememiş bir bireyin gebermekten başka hakkı olmadığını anladı." (s. 71)

“Bir kadının yaşamında, bir Napolyon'la Rusya dönüşü olmalı.” (s. 84)

"Çıplaktık, yürüyorduk, utanmayı öğrenmemizle unutmamız bir olmuştu, çıplaktık, yürüyorduk. Kimin sınava girdiği unutulmuştu, çıplaklık unutturucudur. Biz unutmak için, kaçmak için soyunanlardık, kaçmak için. Oysa hatırlamak için soyunulur, hatırlamak için, yüzyıllardan beri unutulanları hatırlamak için. Neyin olmadığını, neyin olamayacağını hatırlamak için, yeniden başlamaya gücü olmak için, seçim yapmak için, seçim yapabilecek açıklığa kavuşabilmek için. Hayır demek için, evet demek için, başkaldırmak için, yakıp yıkmak için, barış için soyunulur, soyunulur. Tante Rosa daha bir kez olsun bunlar için soyunmadı, bunlar için soyunulabildiğini düşünmedi, görmedi, bilmedi. Tante Rosa bütün kadınca bilmeyişlerin tek adıdır." (s. 88)

"Buruşuk yanakları, pörsümüş vücudu, artakalan yaşlılığı, yorgunluğu, faydasızlığı, yalnızlığı bu toprak örtüsüyle gömülmeli, gömülmeli, sonra hop yeniden doğuvermek, yeniden genç, yeni yanlışlıkların başında olmak." (s. 93)

"-Benim ellerim de beyazdı, beneksizdi böyle...
Soruyla baktı yeni Rosa:
-Hangi seçimden,
-Hangi kavgadan,
-Hangi uyanıştan,
-Hangi nefretten,
-Hangi sevgiden,
-Hangi barıştan,
-Hangi savaştan sonra oldu bu?" (s. 96)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder