Etiketler

21 Ekim 2014 Salı

Jo Walton - Ötekiler Arasında

Yazar: Jo Walton
Kitap: Ötekiler Arasında
Orijinal Adı: Among Others
Çeviren: İhsan Tatari
Yayınevi: İthaki Yayınları
Basım Yılı: Kasım 2013
Sayfa Sayısı: 381
Puanım: ★★★★★☆☆☆☆☆

Ötekiler Arasında adlı kitabı çıkar çıkmaz alıp her zamanki gibi bir kenara koydum. Güz Okuma Şenliği için hazırladığım listemle kitap tekrar gün yüzüne çıktı. Yine Hugo ve Nebula gibi bilim-kurgu ve fantastik-kurgunun iki büyük ödülünü kapmış bir kitap vardı karşımda. Üstelik ön kapakta Ursula K. Le Guin gibi çok sevdiğim bir yazarın kitap için yazmış olduğu notu görmemle beklentim daha da yükseldi ve başladım kitabı okumaya. Önce arka kapağı okudum ve bana göre arka kapakta yazanlar çok yanıltıcı, insanı farklı beklentiler içine sokuyor. Şöyle ki:
"Morwenna Phelps (Mori) perilerin ve insanların dünyası arasında sıkışık bir hayat yaşamaktadır. Galler'de yetişen Mori'nin en yakın arkadaşları periler ve bilimkurgu romanlarıdır. Deli bir büyücü olan annesi, perileri karanlık bir sona doğru sürüklemeye çalıştığında Mori kendisini topal bırakacak büyülü bir savaşta onunla yüzleşmek zorunda kalır... ve ikiz kız kardeşi ölür.
Yaşadığı üzücü olaylardan sona İngiltere'ye, onu ve kardeşini doğumlarında terk eden babasının yanına gönderilir. Burada arkadaş bulmakta zorlanan Mori, büyü yaparak kendisi gibi düşünen insanları çevresinde toplamak ister, ama yaptığı büyü annesinin dikkatini çeker. Bu durum Morwenna'yı yıllardır kitaplardan öğrendiği her şeyi kullanmasını gerektirecek bir hesaplaşmaya doğru sürükler."
Orijinali de aynı şekilde yazılmış olan arka kapak yazısını okuyan biri bana göre perilerin ve insanların yaşadığı Tolkien'in Orta Dünyası ya da Harry Potter'ın Hogwarts'ı gibi büyülü bir dünya hayal ediyor en başta. Daha sonra ana karakter Mori ve annesi arasında yaşanan savaşı okuyacağını düşünüyor ister istemez, çünkü yukarıda böyle yazılmış (fakat bunlar hiç anlatılmıyor kitapta, sadece geçmiş zamanla kısaca bahsedilmiş) ve sonrasında deli ve bir o kadar da kötü bir anne karakteri bekliyoruz kitaptan. Büyülü kelimeler, hokus pokuslar kısacası bizi farklı bir dünyanın içine sokacak bir hikaye hayal ediyoruz. Fakat, asıl bulduğumuz şu oluyor: Hikayeye göre 1979, bana göre ise günümüzün İngilteresi ve Galler'inde geçen modern bir arka planda, bir kızın kardeşinin ölümüyle başa çıkması ve büyüme öyküsü okuduğumuz kitap. Ne büyülü bir dünyayı, ne de beni perilere ya da kitapta bahsi geçenlere inandıracak, kendimi bu dünyanın bir parçası gibi hissettirecek fantastik unsurları buldum kitapta. Evet perilerden ve büyüden bahsediliyor fakat bu bahsedilenler "Periler çok akıllıdır, daha doğrusu çok şey bilirler" ya da "Perilerin isimlerle araları iyi değildir." gibi sözün ötesine geçmeyen ve çok gerçekçi gelmeyen cümleler olarak kalıyor sadece.

Küçük yaşlardan beri fantastik-kurgu ve bilim-kurgu türünde birçok kitap okumuş biri olarak Ötekiler Arasında kitabını kesinlikle fantastik-kurgu türüne yakın bulamadım. Perilerle ilgili yazılmış yerler çıkarıldığı anda elde kalan kısım, genç ve hassas bir kızın yazdığı günlük şeklindeki büyüme hikayesi oluyor. Bana göre göre yazar, çokça etkilendiğini belli ettiği ve sıkça bahsettiği J.R.R. Tolkien ve Ursula K. Le Guin' gibi yazarların yanına bile yaklaşamıyor, hatta uzağından bile geçemiyor.

Kitabın beğendiğim taraflarına gelecek olursak, bir kere gayet akıcı çevrilmiş ve kolay okunan bir dili var. Oturup rahatlıkla bir günde bitirilebilir. İlgi çekici, yer yer insanı gülümseten ve üstelik kendimi anlatan cümlelere rastladım kitapta. Özellikle yazarın Mori'nin ağzından çay-kahve-su hakkında söylediği cümlelerde resmen kendimi gördüm:
"Genellikle çayı hiç sevmem ve sadece kibar olmak için içerim."
"Çayı sevmem, kahve daha da kötüdür; güzel kokar ama tadı iğrençtir. Aslına bakarsanız sadece su içerim, illa ki bir şeyler almam gerekiyorsa limonata içebilirim. Suyu tercih ederim."
"Sadece su içmeyi seviyorum gerçekten. Neden insanlar bunu anlayamıyor?"
(Çayı gerçekten de hiç sevmiyorum, sadece misafirliklerde zorunluluktan içmeye çalışıyorum ve genelde bitiremiyorum. Sahaf gezmelerin sırasında da her seferinde dükkan sahiplerinin baskılarına maruz kalıyorum. Her dükkanda mutlaka bir "Çay içer misin?" sorusu ve ardından "Teşekkürler, hiçbir şey almayayım." cevabım nedense hiçbir zaman yeterli olmuyor, 5 dakika sonra yine bir "Çay içer misin?" ya da "Neden çay içmiyorsun?" sorusu takip ediyor bunu:) Kahve deseniz evet gayet güzel kokuyor ama içine süt konmadığı takdirde ve yanında tatlı bir şeyler olmadan tadı berbat. Sanırım yeme-içme alışkanlıklarım 15 yaşındaki Mori'ye çok benziyor)

Kitapla ilgili sevdiğim bir diğer nokta ise ana karakterin tam bir kitap kurdu ve bibliofil olması oldu. Özellikle bilim-kurgu türündeki kitapları okuyan Mori, okuduğu ya da okuyacağı, kütüphaneden, babasından ya da kitapçıan aldığı kitapların hepsini anlatıyor kitapta. Bilim-kurgu ve fantastik-kurgu türündeki önemli eserlerin birçoğu böylelikle bir külliyat şeklinde kitabın içinde yer ediyor. Buralar, okurken en çok zevk aldığım yerler oldu. Okuduğum kitaplarla ilgili başka bir yazarın, karakterinin ağzından yorum yapması gerçekten çok hoş olmuş. Kitabın sonunda da çevirmen İhsan Tatari sağ olsun kitapta bahsi geçen tüm kitapların bir listesini yapmış, okumadıklarımı hemen işaretledim, Türkçesi olmayanların da İngilizcelerini aramaya başladım. Kitapta en çok bahsi geçen Ursula K. Le Guin'in Rüyanın Öte Yakası kitabı da şans eseri yine aynı şekilde okuma şenliği listemdeydi, kitapta bu kadar çok bahsi geçince oldukça merak ettim bu kitabı da, en kısa zamanda okuyacağım inşallah.

Son söz olarak bu kitabı bir fantastik-kurgu türünden çok, bir kızın yaşadıklarıyla başa çıkması, aile ilişkileri ve ergenliğe geçişi diye düşünerek okursanız daha çok zevk alabilirsiniz. Üstelik bilim-kurgu kitaplarını seviyor ve kütüphane, kitapçı, kitap kulübü gibi kelimeleri duyduğunuzda heyecanlanıyorsanız bu kitap tam size göre çünkü bunlar kitapta sıkça bahsedilen mekanlar ve kelimeler. Fakat, beklentiniz farklı bir dünyada geçen bir fantastik-kurgu romanıysa benim gibi hayal kırıklığı yaşamanız çok olası. Benim ödül kazanmış kitaplarla bir problemimin olduğu kesin ve net. Bundan sonra aynı yıl aday olmuş kitapları okuyacağım bir de, bakalım düşüncem ne yönde olacak merak ediyorum doğrusu.

Not: Biraz önce kitabın yazarının resmini internette araştırırken bir de ne göreyim yazar kadınmış meğerse. Tüm kitap boyunca yazarı erkek olarak düşünmüştüm oysa ki. Kitabın içinde de bir yerlerde bahsi geçen James Tiptree Jr. adlı yazarın hep erkek olarak düşünülmesi olayına benzedi benim durumum da:) Bu arada yazarı George Martin'e çok benzettim. George Martin evli mi ya da kızı var mı bilmiyorum ama kızı olsa bence aynı bu kadın gibi olurmuş:)



1 yorum:

  1. Güzel bir inceleme olmuş, ellerinize sağlık. Özellikle kitabın fantastik açıdan eksikliği ve çay tiryakilerinin bitmek bilmez ısrarları konusuna çok fena katıldım :) Kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil